Zizek’in son tezi: ‘Ukrayna silahlandırılmalı, NATO güçlenmeli, bunu savunmayan gerçek solcu olamaz’

Zizek’in son tezi: ‘Ukrayna silahlandırılmalı, NATO güçlenmeli, bunu savunmayan gerçek solcu olamaz’

Günümüzün en popüler felsefecisi olan ve kendini ‘komünist’ diye tanımlayan Slavoj Žižek, Batı emperyalizmi, kapitalist sistem ve sömürgeci pratikler bir yana toplumsal eşitsizlik ve sınıf çatışmasını bile askıya alan bir makale yayımlayarak Ukrayna’ya tam destek verilmesi ve NATO’nun daha güçlendirilmesini savundu.

Rusya’nın Ukrayna operasyonu sonrası Batı’nın tümden yasakladığı Rus devletine bağlı RT’de de yazan Žižek, İngiliz gazetesi The Guardian’da yayımladığı makalede, “Pasifizm, Ukrayna’daki savaşa yanlış yanıttır. Ukraynalılara en azından tam destek borçluyuz ve bunun için daha güçlü bir NATO’ya ihtiyacımız var” görüşünü dile getirdi.

‘Rusya’nın yöntemi’ tartışması

John Lennon’ın ‘Imagine’ (Hayal et) şarkısına atıfla “Avrupa, sınırlarının dışındaki acımasız gerçekliği görmezden gelerek bu ‘hayal’ dünyasında ısrar etti. Şimdi uyanma zamanı” diyen Žižek, ‘Rusya ile Ukrayna arasındaki uzun süreli yenişememe manzarası içinde yavaş yavaş ilerleyecek Rusya’nın nihai hedefinin açıkça dile getirildiğini, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kendini Rus Çarı Büyük Petro ile kıyasladığı sözlerinin satır aralarını okumaya lüzum kalmadığını’ söyleyerek Putin’in şu sözlerini aktardı: “Görünüşte savaş halinde olduğu İsveç’ten bir şeyler alıp götürüyordu… Hiçbir şey alıp götürmüyordu, geri dönüyordu… Dönüyor ve tahkim ediyordu, yaptığı şey buydu. Açıkçası bizim payımıza da geri dönmek ve tahkim etmek düştü.”

Žižek, Putin’in bu iddiasını haklı çıkarmak şu savı sunduğunu aktardı: “Bir tür liderlik iddiasında bulunmak için – küresel liderlikten bahsetmiyorum bile, herhangi bir alanda liderliği kastediyorum – herhangi bir ülke, herhangi bir halk, herhangi bir etnik grup egemenliğini sağlamalıdır. Arada derede devlet olmayacağı için: Bir ülke ya egemendir ya da sömürgedir, sömürgelere ne ad verilirse verilsin.”

‘Avrupa da fethedilen kategorisine girme yolunda’

ABD yönetimlerinin ‘manda’ muamelesi yaptığı Avrupa Birliği’nin herhangi bir egemenlik sergileyemeyip Washington’ın kuklası pozisyonuna indirgenmesi ve NATO’nun bunun aracı olarak kullanılmasına girmeyen Žižek, şu yorumlamaya gitmeyi tercih etti:

“Bu satırların anlamı açıktır, bir yorumcunun da dediği gibi: ‘İki devlet kategorisi vardır: Egemen ve fethedilen. Putin’in emperyal görüşüne göre, Ukrayna ikinci kategoriye girmeli.’ Ve son aylardaki Rus resmi açıklamalarının açıkça ortaya koyduğu gibi Bosna-Hersek, Kosova, Finlandiya, Baltık ülkeleri… ve nihayetinde Avrupa’nın kendisi ‘ikinci kategoriye girer.'”

Žižek’e göre ‘Putin’in emperyal rüyası’

Žižek, ‘Putin’in itibarını zedelemeden çıkış yolu denildiğinde Donbas’ta küçük bir toprak tavizinin değil, Putin’in emperyal hırsını kabul etmenin kast edildiğini’ öne sürerek ekledi:

“Bu hırsın koşulsuz olarak reddedilmesi gerekmesinin nedeni, ne egemen ne de fethedilmiş bir ülke olarak hepimizin, aynı felaketlerin musallat olduğu günümüz küresel dünyasında iki arada bir derede, ara durumda olması. Küresel ısınma karşısında tam egemenlik diye ısrar etmek tam bir delilik, çünkü hayatta kalmamız sıkı küresel işbirliğine bağlı.”

‘Kuzey Kutbu geçidinin kontrolün peşinde’

‘Rusya’nın küresel ısınmayı görmezden gelmenin ötesinde, küresel ısınmayla birlikte Kuzey Kutbu geçidinin kontrolün peşinde olduğu, bu yüzden İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği niyetine çok kızdığı’ tezini öne sürerken önceki ABD Başkanı Donald Trump’ın da aynı sebepten Grönland’ı Danimarka’dan satın almaya kalkıştığını hatırlatan Sloven felsefeci, şöyle bir manzara çizdi:

‘Gıda üretimine hakim olup tüm dünyaya şantaj yapacak’

Çin, Japonya ve Güney Kore’nin patlayıcı gelişimi nedeniyle, ana ulaşım rotası Rusya ve İskandinavya’nın kuzeyinden geçecek. Rusya’nın stratejik planı, küresel ısınmadan kâr elde etmek: Dünyanın ana ulaşım yolunu kontrol etmek, ilaveten Sibirya’yı geliştirmek ve Ukrayna’yı kontrol etmek. Bu sayede Rusya, gıda üretimine o kadar hakim olacak ki, tüm dünyaya şantaj yapabilecek. Bu, Putin’in emperyal rüyasının altındaki nihai ekonomik gerçekliktir.”

‘Daha güçlü NATO, ama ABD siyasetinin uzantısı olarak değil’

“Ukrayna’ya daha az destek verilmesini ve acı verici toprak ödünleri kabul etmek dahil müzakere etmesi için daha fazla baskı yapılmasını savunanlar, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savaşı kazanamayacağını tekrarlamaktan hoşlanıyor. Doğru, ama ben tam da bunda Ukrayna direnişinin büyüklüğünü görüyorum. İmkansızın riskine girdiler, pragmatik hesaplara meydan okudular ve biz de en azından onlara tam destek borçluyuz ve bunu yapmak için daha güçlü bir NATO’ya ihtiyacımız var – ama ABD siyasetinin bir uzantısı olarak değil.”

‘Avrupa özerk ajan haline gelmeli’

ABD’nin Avrupa üzerinden karşı saldırı stratejisine dikkat çeken Žižek, “Sadece Ukrayna değil, bizzat Avrupa da ABD ile Rusya arasında vekâlet savaşı sahası haline geliyor ve bu, ikisi arasında Avrupa’nın pahasına bir uzlaşmayla sonuçlanabilir. Avrupa’nın bu yerden çıkmasının sadece iki yolu var: Felakete giden kısa yol olan tarafsızlık oyununu oynamak ya da özerk ajan haline gelmek. (Bir sonraki ABD seçimlerini Trump kazanırsa durumun nasıl değişebileceğini düşünmek yeter.)” dedi.

‘NATO sanayi-askeri kompleksine yarıyor diye silah vermemek, olmaz’

“Bazı solcular, devam eden savaşın krizden kaçınmak ve yeni karlar elde etmek için yeni silah ihtiyacını kullanan NATO sanayi-askeri kompleksinin çıkarına olduğunu iddia ederken, Ukrayna’ya verdikleri gerçek mesaj şu: Tamam, vahşi bir saldırganlığın kurbanısınız, ama bizim silahlarımıza güvenmeyin, çünkü bu şekilde sanayi-askeri kompleksin elini güçlendiriyorsunuz” iddiasında bulunan Žižek, şöyle devam etti:

‘Kissinger ile Chomsky aynı telden’

“Ukrayna savaşının yol açtığı kafa karışıklığı, siyasi yelpazenin karşıt uçlarından gelen ve sık sık çatışan Henry Kissinger ve Noam Chomsky’yi – ABD’nin Cumhuriyetçi Başkanlarının dışişleri bakanı olarak görev yapmış Kissinger ve ABD’deki önde gelen solcu entelektüellerden biri olan Chomsky – aynı safta buluşturmak gibi tuhaf ikililer yaratıyor. Konu Rusya’nın Ukrayna işgali olunca, son dönemde her ikisi de Ukrayna’nın barış anlaşmasına daha çabuk varmak için bazı topraklar üzerindeki hak iddiasından vazgeçmeyi değerlendirmesini savundu.”

‘Melenchon ile Le Pen’in buluştuğu nokta’

“Kısacası, ikisi aynı ‘pasifizm’ versiyonunu temsil ediyor ki, bu sadece, savaşın Ukrayna’dan ibaret olmadığı, tüm jeopolitik durumumuzu değiştirmeye yönelik acımasız girişimin bir anı olduğu temel gerçeğini görmezden gelirsek işe yarar. Savaşın gerçek hedefi, yalnızca ABD’li muhafazakarlar ve Rusya tarafından değil, aynı zamanda Avrupa aşırı sağı ve solu tarafından da savunulan Avrupa birliğinin parçalanmasıdır – bu noktada, Fransa’da Melenchon, Le Pen ile buluşuyor.”

‘Üçüncü yol Avrasya fikri, günümüzün faşizm biçimlerinden biri’

Sloven felsefeci, ‘Avrasya’ konseptini şu sözlerle reddetti: “Bugünlerde ortalıkta dolaşan en çılgın fikir, (Batı liberalizmi ile Doğu otoriterliğinin aşırılıklarını temsil eden) ABD ile Çin arasındaki yeni kutupluluğa karşı koymak için Avrupa ile Rusya’nın güçlerini birleştirmesi ve liberal aşırılığından arındırılmış Hıristiyan mirasına dayalı olarak üçüncü bir ‘Avrasya’ bloğu oluşturması gerektiğidir. ‘Avrasyalı’ üçüncü yol fikri, tam da bugünün faşizminin biçimlerinden biridir.”

‘Avrupa’nın Amerikan ve Rus etki alanları arasında fiilen bölünmemesi için’

‘Rusya’ya karşı yaptırımların neden olduğu artan enerji maliyetleri ve daha geniş enflasyonla karşı karşıya kalan Avrupa ve Amerika’daki seçmenlerin sonu yokmuş gibi görünen bir savaş için heveslerini kaybederse, ne olacağını’ değerlendiren Žižek, “Cevap açık: O noktada Avrupa mirası kaybolacak ve Avrupa, Amerikan ve Rus etki alanları arasında fiilen bölünecek. Kısacası, bizzat Avrupa, sonu gelmeyecek gibi görünen bir savaşın sahası haline gelecek” yanıtını verdi.

‘Ukrayna’yı desteklemeyen, gerçek solcu olamaz’

Solun pasifistler ile Ukrayna destekçileri arasında bölünmesine küresel kapitalizme karşı mücadeleyi etkilememesi gereken küçük bir olgu muamelesi yapılmasının ‘kabul edilemez’ olduğunu iddia eden Sloven felsefeci, çıtayı daha da yükselterek “Bugün kişi, tartışma götürmez şekilde Ukrayna’nın arkasında durmuyorsa, gerçek solcu olamaz” iddiasını ortaya attı.

‘Nazilere karşı tarafsızlığı savunmaktan farkı yok’

‘Rusya’ya anlayış gösteren bir solcunun, Nazi Almanyası’nın Sovyetler Birliği’ne saldırmadan önce Britanya’ya yönelttiği ‘anti emparyalist’ söylemi ciddiye alan ve Almanya’nın Britanya ve Fransa’ya karşı savaşında tarafsız kalmayı savunan solculardan bir farkı olmadığı’ ısrarında bulunan Žižek, “Sol burada başarısız olursa, oyun onun için biter” diye bahisleri yükseltmeye devam etti.

‘Bush’un Ukrayna yerine Irak demesinin anlamı’

“Ancak bu, Sol’un, Ukrayna’yı da destekleyen sağcı köktenciler de dahil olmak üzere, Batı’nın tarafını tutması gerektiği anlamına mı geliyor?” diye sorarak Afganistan ve Irak’ı işgal eden eski ABD Başkanı George W. Bush’un 18 Mayıs 2022’de Dallas’ta yaptığı konuşmada Rusya’nın siyasi sistemini eleştirirken ağzından dökülenleri hatırlattı: “Sonuç, Rusya’da güçler ayrılığının yokluğu ve tek bir adamın Irak’a tamamen haksız ve acımasız bir işgal başlatma kararıdır.”

Bush’un “Yani Ukrayna’ya” diye hemen kendini düzelttiğini, sonra kalabalığın kahkahaları arasında “Irak’a her halükarda” dediğini ve kendi yaşına atıfla “75” diye eklediğini aktarıp bu Freudyen dil sürçmesinde pek çok yorumcunun belirttiği gibi göze çarpan iki unsur olduğunu kaydetti:

“Bush’un kendi emrettiği ABD’nin Irak’a saldırısının ‘tamamen haksız ve vahşi bir işgal’ olduğuna dair üstü kapalı itirafının, kamuoyu tarafından Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline benzer bir suçun kabulü olarak görülmek yerine kahkahalarla karşılanmış olması. Artı, Bush’un kendi kendini düzeltmesinin esrarengiz devamı olan ‘Her halükarda Irak’ – bununla ne demek istedi? Ukrayna ile Irak arasındaki farkın gerçekten öneminin olmadığını mı? İlerlemiş yaşına son göndermesi, bu muammayı hiçbir şekilde etkilemez.”

‘Bush ile Putin’e aynı standart uygulanmalı’

“Ama Bush’un şu açıklamasını ciddiye ve harfi harfine aldığımız anda bu muamma ortadan kalkar: Evet, (Zelenskiy’in Saddam gibi bir diktatör olmaması gibi) tüm farklılıklar hesaba katılarak, Bush, Putin’in şimdi Ukrayna’ya yaptığının aynısını yaptı, bu yüzden ikisi de aynı standartla yargılanmalı.”

‘Assange, Bush’un dil sürçmesinin itiraf ettiği suçları kamuoyuna açıkladı’

Makaleyi yazdığı gün WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange’ın ABD’ye iadesinin Britanya İçişleri Bakanı Priti Patel tarafından onaylandığını belirten Žižek, “Suçu mu? Bush’un dil sürçmesinin itiraf ettiği suçları kamuoyuna açıklamaktan başka bir şey değil: WikiLeaks’in yayımladığı belgeler, Bush’un başkanlığı sırasında ABD ordusunun Afganistan’daki savaş sırasında bildirilmeyen olaylarda yüzlerce sivili öldürdüğünü, Irak’ta 66 bin sivilin öldürüldüğünü ve mahkumlara işkence yapıldığını gösteriyor” diyerek ekledi: “Putin’in Ukrayna’da yaptıklarıyla tamamen karşılaştırılabilir suçlar. Bugünden baktığımızda WikiLeaks’in ABD’nin onlarca Buça ve Mariupol’ünü ifşa ettiğini söyleyebiliriz.”

‘Ukrayna’yı destekleyen herkes Assange’ın özgürlüğünü talep etmeli’

“Bu yüzden Bush’u yargılamak, Putin’i Lahey’deki mahkemeye getirmek kadar yanılsama olsa da, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı çıkanların yapabileceği asgari şey, Assange’ın derhal serbest bırakılmasını talep etmektir. Ukrayna Avrupa için, Rusya ise Batı’nın tek kutuplu hegemonyasına karşı dünyanın geri kalanı için savaştığını iddia ediyor. Her iki iddia da reddedilmelidir ve burada sağ ile sol arasındaki fark devreye girer.”

‘Her gerçek Rus vatanseverin kalbi Ukrayna için atar’

“Sağcı bakış açısından, Ukrayna Avrupalı olmayan otoriterlere karşı Avrupa değerleri için savaşıyor; solcu bakış açısından, Ukrayna, bizzat Rusların özgürlüğü de dahil olmak üzere küresel özgürlük için savaşıyor. Bu yüzden her gerçek Rus vatanseverin kalbi Ukrayna için atar.”